Yardım Etme!

Yardım Etme!

Yardımlaşma

Bir kaç yıl önce bir eğitimde dalıp gitmiş, sonra kağıda bunu çizmiştim…

İş ve özel hayatımda bir çok kez, bu fiillerin zorluklarını yaşadım.

  • “Yardım İsteme”de zorluklarımız, ne can çekişiyoruz ama yine de iste(ye)miyoruz o desteği.
  • “Yardım Etme”nin arkasındaki “güven” ve “samimiyet” arayışımız
  • İlgi ve sevgi samimiyet sınavı mı yoksa o “Yardım Bekleme” halimiz
  • Başkasından gerçekten geçiştirmeden “Yardım Al”abiliyor musunuz?
  • “Yardım Sorma”dan direk yardıma mı koşuyorsunuz. Cık… cık.. cık… Bir sorsaydınız. Belki yardıma gerçekten ihtiyacı yoktu.

Komşu Komşunun Külüne Muhtaçtır

KOMŞU KOMŞUNUN KÜLÜNE MUHTAÇTIR
Ticaret yolları üzerinde bulunan Safranbolu’da hayat bulan birçok ticari deyim olduğunu; yaşayan tek lonca olan Demirciler Çarşısı’nda demirci ve Bakırcı ustalarının birbirine yakın dükkanlarda çalıştıklarını; demiri şekillendirmek için yakmış olduğu ateşten kalan külleri atmak yerine komşusu Bakırcı ustasına bakırı kalaylamadan önce temizlemek ve parlatmak amacıyla kullanması için biriktiren demirci ustasının inceliğinin günümüze olan yansıması olan “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” deyiminin de bunlardan biri olduğunu biliyor muydunuz?

Komşusunu gören var mı? 😉 Deyimler elbette boşuna değil. Küle muhtaç olmak, bir ihtiyaçtan çıkmış. İhtiyaçlar ya bir problemden yola çıkar, ya da bir istektir. Bir amaçtır. Yardım faydaya döndüğünde buradaki deyim gibi güzel bir alışkanlığa döner ve nesiller boyu bize ilham olur.

Yardım etmek, edebilmek çok güzel. Sadece yardım etmeden önce düşünmemiz ve kendimize sormamız gereken 3 soru var;

  1. Problem ya da ihtiyaç nedir?
  2. Böyle bir problem/ihtiyaç gerçekten var mı?
  3. Bunu çözmek istiyor musun?

“Yardım etme”den önce “Yardım sor”un!

Çevik takımların iş/görevleri çekme sistemi ile (PULL) sorumluluklar üstlendiğini biliyoruz. Bununla birlikte hiç bir işi de sessiz/sedasız sonuçlandırma diye bir şey kalmadığını da… Yolda giderken hazırlık yapıyoruz, kabaca tasarım çalışıyoruz, sonra onu gösterecek birileri arıyoruz. Kabul görecek mi? Farklı fikirlerle beslenebilir mi? Daha iyisi her zaman vardır. Hatta ben diyorum ki sonuçta çıkan çıktıya şaşırıyorsan işte geliştiniz, başardınız. O yüzden yalnız değilsin. Takım ol.

Bunun için Review yapıyoruz, Feedback’ler alıyoruz.

Kısa aralıklarla küçük küçük kürekle müşteriye değer taşıyoruz. Daha iyisini bulmak için değil mi bütün bu çaba.

İşe/göreve sen başladın ama ne oldu takım olarak BİTİRDİK. Başarı kime ait, takım olabilene.

“Ben” den “Bize” yolculuk ediyorsak, “Yardım” şart. Sorsam kimsenin sorunu yoktur. Herkes yardımsever… herkes can atıyor kime yardım etsem diye… Zaten işte tam da burada bir sorun olabilir.

Yardım edeyim derken ona aslında gelişme fırsatı vermiyor olabilirsin. Reçete keserken onun düşünmesine, üretmesine hata yapmasına fırsat vermiyor olabilirsin.

Yardıma ihtiyacı olmayan birine, yardım etmek için ısrar etme! Önce sor!

Kişi belki de keyifle yüzüyordur. Can simidi atıyorsun ama…

Henrik Kniberg

Bu hatayı ben de çok defalar yaptım, yapıyorum. Babamdan geçmiş bir huy olabilir. Eve gelen misafire bir şeyler yemesinde aşırı ısrarları hala aklımda.

Başkalarına yardım ederek mutlu olmalarını sağlamak acaba en çok seni mi mutlu ediyor. Bu hareketler acaba en çok kendin için mi? Yoksa sen bencil olduğun için mi yardım ediyorsun? Hayda konu nereden nereye geldi 😉

Siz yine de yardım etmeden önce bir sorun. “Yardıma ihtiyacın var mı?”

Tersi de yine doğru;

Yardım bekleme, ihtiyacın varsa, yardım iste!

“Hasan amca, çekinmem. Burası benim de evim. Aç olsam isterim, yerim”

Yardım bekliyorum. Bakalım kim düşünceli?

“Kör değil ya.. durumumu biliyor”

“Ne zamandır aramadı. Unuttu bizi”

Ne dediğin önemli değil. Ne demek istediğin, arkadaki sebep çoktan bağırıyor bile… Şimşek çaktığında ışığın sesten önce geldiği gibi..

Takımları gözlemlediğimde bu tür durumlarla sıklıkla karşılaşıyorum;

  • – (Ben) : “Süper fikir, hiç bu konuda konuştunuz mu?”
  • Ahmet : “Yöneticim hiç benimle 1-1 yapmadı, fikirlerimi sormadı”
  • Yönetici : “Yok hiç bana gelip bir paylaşımda bulunmuyor”

Herkes beklemede 😉 Yönetici istiyor ki takımdakiler paylaşsın, yeni inovatif fikirler gelsin. O da desteklesin. Çalışan da istiyor ki yöneticim önce gelsin beni sorsun, fikirlerimi, isteklerimi, önerilerimi paylaşayım.

Sizce önce kim gitmeli? Soru bu mu yani şimdi Erkan 🙂

İhtiyaç oluştuğu anda herkes herkese gitsin. Gitmeli. Beklemesin yani…

Birbirimize gidip-gelmeyi kolaylaştırmak için psikolojik güvenlik şart.

Yardım al(a)mıyorum. Çünkü…

Şu durum da yine bir çok kez gözlemlediğim bir konu. Kişi çok yardımsever, süper. Gidiyorsun, destek istiyorsun anında yardım ediyor, yönlendiriyor. Senin için zamanını, saatlerini harcıyor. Harika…

Fakat sen ona yardım etmek istersin. Kesinlikle kabul etmiyor ya da o yardımı al(a)mıyor. Boçlanmıyor. Reddediyor.

Nedenleri şunlar olabilir mi?

  • Sana borçlu kalmak istemiyor.
  • Güvensizlik. Kötüye kullanma duygusu.
  • Yetersizlik, zayıflık hissi onu bitiriyor.
  • Bağımsız olmayı tercih ediyor.
  • Kimseye muhtaç olma.
  • Utangaçlık

İşte bu bencillik! Başkalarını mutlu ederken, aynı hissi yaşamaktan onları mahrum bırakmak.

Sırf bundan dolayı “Yardım Sorma”yı bırakmış da olabiliriz. = Reddedilme Korkusu.

Özetle;

Yardım bekleyen var, yardıma ihtiyacı var ve yardım istedi ise, yardım seçeneklerini sorarak, yardımı kabul ederse ona yardım et.

Yardıma ihtiyacı olup da çeşitli sebeplerden iste(ye)meyenlere, gerçekten muhtaçlar ise yine yardım edebilirsin. Sadece en iyi yardım yolunu düşünmelisin. Belki dolaylı yoldan…

Yardım Bekleme İç ses;
“Offf… nasıl yapıcam”
“Beni hiç aramadı …”
“Bu işin üstesinden nasıl gelicem”
“Bilmiyorum…”
Yardım İsteme “Yardım!”
“Help!”
“Destek istiyorum.”
Yardım Sorma “Sana nasıl yardımcı olabilirim?”
“Bana destek olabilir misin?”
Yardım Etme “Neye ihtiyacın var?”
“Şuna ne dersin?”
“Dur, sana yardım edeyim.”
Yardım Alma “Evet, lütfen!”
“Bunu nasıl yapabilirim?”
“Desteğin için teşekkürler”
Yardım Durumları

Bilmem yardımcı olabildim mi? 😉

Enterprise Agile Coach

Erkan Sarıkaya



Bir yanıt yazın